İSPANYA
İberia yarımadası olarak adlandırılan Avrupa kıtasının en batı ucunda Portekiz ile beraber yer alan ülkedir. Tarihi kökleri milattan önceki bin yıllara kadar uzanan İspanya’nın ilk yerleşimcileri İberler olarak adlandırılmış, tüm yarımada boyunca tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli yerleşimler kurmuşlardır. M.Ö. birinci bin yılda Fenikeliler’in İber yarımadasına ulaşmalarıyla, bölgede Mezopotamya etkileri başlamış, özellikle şehirleşmede önemli gelişmeler yaşanmıştır. Fenikeliler’in ardından sırası ile Kartaca ve Roma egemenliklerine giren bölge, özellikle Roma İmparatorluk çağında büyük gelişme yaşamış, onlarca yeni kent kurulmuş ve imparator Augustus’un “Romalılaştırma” politikaları ile Latin kimliği kazanmıştır. Büyük Roma İmparatorluğu’nun 476 yılındaki yıkılışının ardından karanlık çağların yaşandığı İspanya topraklarında 711 yılında başlayan İslam fethi ile yeni bir çağ başlamış ve İslam Medeniyetinin altın sayfalarından kabul edilen Endülüs dönemi yaşanmıştır. Endülüs dönemi boyunca önemli düşünür ve alimler yetiştiren ve sadece müslümanlar için değil, tüm insanlık için ilham kaynağı olan bir medeniyete ev sahipliği yapan İspanya’da bu dönemin izleri bugün bile önemli yere sahiptir. 1492’de Granada’nın düşüşü ile müslümanların siyasi egemenliği son bulmuş, özellikle 15. ve 16. yy.larda Batı Avrupa’nın en büyük gücü olan, deniz aşırı İspanyol İmparatorluğu kurulmuştur. Bu tarihten günümüze kadar yetiştirdiği ressam, santçı ve düşünürlerle medeniyetin gelişimine önemli katkılar sunan, Osmanlı İmparatorluğu ile beraber bir dönem dünyanın en büyük iki gücünden biri olmuş İspanya, aynı zamanda Engizisyon ve İspanya İç Savaşı, Franco Dönemi gibi zorlu süreçleri yaşamıştır. 1986 yılından beri Avrupa Birliği üyesi olan, İspanya hali hazırda Avrupa’nın 4. büyük ülkesi olarak, tarihi geçmişi, insanlık misarındaki önemli katkıları ve neşeli, hareketli Akdeniz iklimiyle tüm dünyaki turistlerin başlıca tercihi, adeta bir rüya ülkesi olarak misafirlerini ağırlamaya devam etmektedir.
SEVILLA
Endülüs’teki adı İşbiliye olan Sevilla, İspanya’nın en büyük dördüncü şehridir. Ülkenin güneyinde bulunan kent, Endülüs bölgesinin sanat, kültür ve ekonomi merkezidir. Emeviler gelmeden önce İber yarımadasındaki sıradan şehirlerden biri olan Sevilla, 712 yılından itibaren malikaneler, kasrlar, geniş ve süslü bahçelerle önem kazanmaya başlamıştır. Yüzyıllarca Arap ve İspanyol kültürlerinin etkisinde olan şehir, bu özelliklerini iyi bir şekilde muhafaza etmiş ve günümüze kadar saklamıştır. Guadalquivir nehri şehri ikiye böler. Bir yakasında sokakları, labirenti andıran Sevilla’nın en eski mahallesi Santa Cruz, diğer yakada ise eskiden Çingenelerin yaşadığı ,daracık ve güzel sokakları ile Triana vardır. Eskiden ünlü flamenkocular ve boğa güreşçilerinin yetiştiği ve seramik sanatının ünlü olduğu Triana’da bugün bar ve restoranlar yoğun olarak yer alır. Günün yorgunluğunun atmak isteyen insanların oturduğu, küçük fıskıyeli havuzlar ve etrafı çiçeklerle süslü avlular Sevilla’da sıkça rastlanan mekanlar arasındadır .Bu alışkanlık onlara Endülüs Emevileri’nden kalmıştır ve halen devam ettirilen bir gelenektir. Dünyanın en büyük açıkhava tiyatrosu ve en eski ikinci arenasına sahip şehir, Gotik, Mudejar ve Rönesans mimarilerinin göz alıcı örneklerini barındırır.
CORDOBA
Kurtuba , İspanya’nın güney kesiminde, Andalucia bölgesinde, Morena dağlarının eteğinde Guadalquivir (Vadi el-Kebir) nehrinin kıyısında , Romalılar tarafından kurulmuş şirin bir kent. 10. yüzyılda sultanlık yapan III.Abdurrahman zamanında İspanya’nın başkenti olan Kurtuba’nın nüfusu 500 bin civarında olduğu ve şehrin Vadi el-Kebir boyunca 5 kilometre uzandığı belirtilir. Şehirde 113 bin ev, 80 bin işyeri, 1600 cami, 70 kütüphane, 900 hamam ve çeşitli hastaneler olduğuna dair kayıtlar bulunur. Kütüphanesinde 600 bin cilt kitap mevcut olduğu ve o dönemde hiçbir kütüphanede o kadar çok eser olmadığı söylenmiştir. Avrupa’da ilk sokak lambalarının burada yandığı ve ilk eczanenin yine kentte açıldığı belirtilmektedir. Şehrin ortasında Ulu Cami yer alır ve şehrin planlamasında tüm yollar camiye çıkar. Daracık Kurtuba sokakları , pencerelerden çiçeklerin sarktığı beyaz badanalı evleri ile hoş bir görüntü sunar. Tertemiz sokakları, gücü ve bereketi simgeleyen portakal ağaçları ve her yeri saran portakal çiçeği kokularıyla görülesi bir şehirdir.
GRANADA
İspanya’nın Endülüs bölgesinde bulunan Granada’nın anlamı şehrin simgesi olan Nar’dır. Avrupa’nın yüksek dağları arasında sayılan Sierra Nevada’nın eteklerindeki bir vadide kurulmuştur. Şehir en parlak çağını Müslümanların (Ben-i Ahmer) yönetiminde olduğu yıllarda yaşamıştır. Müslümanlığın ve hristiyanlığın birlikteliğinin yaşandığı şehirde , Endülüs Emevileri döneminden kalma eserler halen ayakta ve iyi korunmuştur. Granada şehrinin ilk yerleşim bölgesi,bir tepe üzerine kurulu olan Albaicin semtidir. El Beyazin olarak da adlandırılan semtin belli noktalarında Granada ve Elhamra Sarayı’nın görülebildiği güzel manzaralı seyir terasları mevcuttur. Albaicin’in kuzeydoğusunda bulunan Sacromonte tepesi ,eskiden kayalardan yontulma evlerde yaşayan Çingeneleri ile ünlü iken, şimdi turistler için flamenko gösterilerinin yapıldığı bir önemli bir turistlik bölge olmuştur.
RONDA
Malaga kenti sınırlarında bulunan Ronda kasabası, oldukça popüler bir turizm merkezidir. Kent Tajo Nehri’nin oluşturduğu bir boğazla ikiye ayrılmaktadır ve yaklaşık 100 m derinliğinde bir uçurumun etrafında kurulmuştur. Daracık sokakları, beyaz badanalı evleri, tarihi köprüleri ve inanılmaz manzarası ile masallardan çıkmış bir kasaba görünümündedir. Müslümanların İber Yarımadasındaki son kalelerinden olan, E. Hemingway’in “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” isimli eseriyle de ölümsüzleşen ve İspanya İç Savaşı sırasında yaşananlarla tarihe geçen kasaba Roma, İslam ve Ortaçağ eserleri ile mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alır.
MÁLAGA
Kökleri Fenikelilere uzanan, 1487 yılında Hıristiyanlar tarafından ele geçirilene kadar Granada Emirliği’nin en önemli ticaret limanı olan Malaga, Endülüs’ün güneyinde yer alan en büyük ikinci liman şehri ve önemli bir endüstri kentidir. İspanyolca Costa Del Sol (Güneş sahilinin başkenti) olarak anılan Malaga’da Akdeniz’in rengi beyaz badanalı evler yaygındır. Malaga, Romalılar , Mağribiler ve İspanyol kültürlerinden çok etkilenmiştir. Boğa güreşi arenası şehre muhteşem bir güzellik katar. Arenadan sonra ise tüm sahil kilometrelerce plajdan oluşmaktadır. Zeytin ve portakal ağaçları şehirde büyük yer tutmaktadır. Misafirperver, güler yüzlü ve her daim yardım etmeye hazır halkı da kent kadar sıcak ve sevecendir. Büyük limanı, katedralleri, denizi, boğa arenası ve muhteşem tarihi kalesiyle görülesi bir yerdir; Malaga.
TOLEDO
İspanya’nın ortasında Kastilya-La Mancha bölgesinin merkezi olan şehir Madrid’in 70 km güneyindedir. 1563 yılına kadar İspanya’nın başkenti olmuştur. Daha sonra Kral Felipe’nin rahatsızlığı nedeniyle başkent, Madrid’e taşınmış ve o zamandan günümüze kadar ülkenin manevi başkenti olarak kalmıştır. Tepenin üstüne kurulu ve etrafı surlarla çevrili sapasağlam ayakta kalmış bu kale şehir ,çevresinde dolaşan Tajo nehriyle ada görüntüsü verir. Madrid’e otobüsle 1.5 saat uzalıktaki Toledo tipik bir ortaçağ kentidir. Daracık sokakları, büyük kapıları, nehir ve köprüleri, tuğla ve ahşap ağırlıklı yapıları ile görülesi bir şehirdir. Müslümanlığın , Hıristiyanlığın ve Museviliğin bir arada yaşadığı kültür merkezi olmuştur. Camiler,katedraller ve sinagoglar aynı mekanda yıllarca bir arada bulunmuştur. İspanya’dan 40 eser UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir bunun yanında Tarihi şehir Toledo UNESCO Dünya Kültür Başkenti seçilmiştir. Ortaçağ’da Arapça kitapların bulunduğu büyük kütüphaneleriyle ün kazanmıştır. 12. yüzyılda İspanyollar bu şehri ele geçirince Arapça kitaplar Latince ve başka dillere çevirilerek çok önemli bilimsel ve felsefi kaynaklara sahip olunmuştur.
MADRID
İspanya’nın başkenti ve Madrid ilinin yönetim merkezi olan şehir, İber Yarımadası’nın orta kesiminde yer alır. Romalılar tarafından kurulmuştur. Madrid’i 10. Yüzyılda bir Müslüman merkezi olarak görürüz. 16. yüzyılda ise İspanyol İmparatorluğunun başkenti olmuştur. 17. yüzyılda Cervates , Lope de Vega ve Calderon gibi yazarların yaşadığı bir entelektüeller şehridir. Nüfusu 3 milyonu aşkın olan Madrid, aynı zamanda Avrupa’nın en yüksek başkentlerinden biridir , bu nedenle ani hava değişikliklerine karşı tedbirli olmakta fayda vardır. Muhteşem mimarisi, müzeleri, katedralleri ve renkli sokaklarıyla çok ihtişamlı bir başkenttir. 120 meydanı bulunan şehrin merkezindeki bütün binalar bitişik farklı bir görünüm sergiler. Ancak kent asıl kimliğini Kral III. Carlos dönemde yapılan inşa faaliyetleri ile kazanmıştır.
BARSELONA
Katalonya özerk bölgesinin başkentidir .Geçmişi İspanya’dan daha eski olan Barselona, 9. yüzyılda Katalan bir asilzade aile tarafından kurulmuştur .İspanya’nın ikinci büyük şehridir. Barselona’da tarih boyunca Fenikelilerden Romalılara , Mağribilerden Franklara kadar birçok millet izlerini bırakmıştır. Barselona her zaman İspanya’nın diğer kısımlarından farklı bir kimlik taşımıştır. İspanyol olduklarını kabul etmeyip, Katalan olduklarını söyleyen Barcelonalıların ,kendilerine ait dilleri, bayrakları ve marşları vardır. Ilıman iklimi, sıcakkanlı ve misafirperver insanları, tarihi, mimarisi, binaları , müzeleri, yemekleri ve eğlencesi ile görülesi bir şehirdir. Plaza de Catalunya’yı limana bağlayan şehrin en popüler caddesi La Rambla ,ressamları , müzisyenleri , çiçekçileri ve kafeleriyle çok canlı bir sokaktır. Sokağın başlangıcında Colomb’un ünlü heykeli yer alır. Yol boyunca 19. yüzyıldan kalma La Bogueria(Kapalıçarşı) ve opera binası mevcuttur. Madrid’deki Plaza Mayor’a benzeyen, etrafı tarihi yapıyla çevrili ,ortasında büyük bir çeşme bulunan Plaza Real’deki kafeler ve restoranlar görülesidir. Modernist akımın babası mimar Gaudi’nin şehirde birçok eseri vardır. Casa Batillo, Casa Mila ve bitmeyen kilise Sagrada Familia bunların başlıcalarıdır.